مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لَا يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ ۖ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌ
Süleyman Ateş
(O gün) başlarını dikerek koşarlar, bakışları kendilerine dönmez, (öyle donup kalmıştır sanki). Yüreklerinin içi de bomboş havadır. (Şaşkınlıktan, kafalarında düşünce adına bir şey kalmamıştır).
Alİ Bulaç
Başlarını dikerek koşarlar, gözleri kendilerine dönüp-çevrilmez. Kalpleri (sanki) bomboştur.
Diyanet İşleri
O gün başları kalkmış, gözleri kendilerine dönemeyecek şekilde sabit kalmış, gönülleri bomboş halde koşup duracaklardır.
Abdulbakî Gölpınarlı
O gün, başları göğe çevrilmiş, koşup dururlar, göz çevirip kendilerine bile bakmazlar ve yürekleri bomboştur.
Öztürk
Başlarını dikerek koşuşurlar. Bakışları kendilerine dönmez. Yürekleri tamamen boşalmıştır.
Çeviriyazı
mühti`îne muḳni`î ruûsihim lâ yerteddü ileyhim ṭarfühüm. veef'idetühüm hevâ'.
Diyanet Vakfı
Zihinleri bomboş olarak kendilerine bile dönüp bakamaz durumda, gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.
Elmalılı Hamdi Yazır
O gün, başlarını dikerek koşacaklar, gözleri kendilerine bile dönmeyecek ve gönülleri bomboş kalacaktır.
Suat Yıldırım
O gün onlar başlarını dikmiş, gözleri donup kalmış, kalpleri bomboş koşup dururlar. [54,8; 20,108-111; 70,44]
Edip Yüksel
Başları boyunları üstüne kaskatı dikilmiş, göz kapakları kıpırdamaksızın korkudan dolayı zihinleri bomboş bir halde koşuşurlar.