وَآتِ ذَا الْقُرْبَىٰ حَقَّهُ وَالْمِسْكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَلَا تُبَذِّرْ تَبْذِيرًا
Süleyman Ateş
Akrabaya, yoksula ve yolcuya hakkını ver, fakat saçıp savurma.
Alİ Bulaç
Akrabaya hakkını ver, yoksula ve yolda kalmışa da. İsraf ederek saçıp-savurma.
Diyanet İşleri
Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver; elindekileri saçıp savurma.
Abdulbakî Gölpınarlı
Akrabaya, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçma, savurma.
Öztürk
Akrabaya hakkını ver! Çaresize, yolda kalana da. Fakat saçıp savurma!
Çeviriyazı
veâti ẕe-lḳurbâ ḥaḳḳahû velmiskîne vebne-ssebîli velâ tübeẕẕir tebẕîrâ.
Diyanet Vakfı
Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.
Elmalılı Hamdi Yazır
Akrabaya, yoksula ve yolda kalmışa hakkını ver. Bununla beraber malını saçıp savurma.
Suat Yıldırım
Yakınlarına, yoksula, yolda kalmışa hakkını ver, sakın saçıp savurma!Çünkü savurganlar şeytanların kardeşleri olmuşlardır. Şeytan ise Rabbine karşı pek nankördür. [25,67]
Edip Yüksel
Akrabalara haklarını ver. İhtiyaç sahiplerine ve yolcuya da... Ancak saçıp savurma