فَجَعَلَهُمْ جُذَاذًا إِلَّا كَبِيرًا لَهُمْ لَعَلَّهُمْ إِلَيْهِ يَرْجِعُونَ
Süleyman Ateş
Nihayet (İbrahim) onları parça parça etti, yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye(!)
Alİ Bulaç
Böylece o, yalnızca büyükleri hariç olmak üzere onları paramparça etti; belki ona başvururlar diye.
Diyanet İşleri
Hepsini paramparça edip, içlerinden büyüğünü ona başvursunlar diye, sağlam bıraktı.
Abdulbakî Gölpınarlı
Onları paramparça etti, yalnız, ona baş vursunlar diye büyüklerini bıraktı.
Öztürk
Sonunda onları parça parça etti. Yalnız en büyüklerini bıraktı ki, dönüp ona başvurabilsinler.
Çeviriyazı
fece`alehüm cüŝeŝen illâ kebîral lehüm le`allehüm ileyhi yerci`ûn.
Diyanet Vakfı
Sonunda İbrahim onları paramparça etti. Yalnız onların büyüğünü bıraktı; belki ona müracaat ederler diye.
Elmalılı Hamdi Yazır
Derken o, bunları parça parça etti. Yalnız kendisine başvursunlar diye onların büyüğünü sağlam bıraktı.
Suat Yıldırım
Onların bütün putlarını paramparça etti, yalnız, halk, belki de olup biten olay hakkında kendisine sorarlar düşüncesiyle, onların büyüklerine dokunmadı.
Edip Yüksel
Hepsini param parça etti; ancak belki ona danışırlar diye en büyüklerine dokunmadı.