فَمَا لَنَا مِنْ شَافِعِينَ
Süleyman Ateş
Şimdi artık bizim ne şefa'atçilerimiz var,
Alİ Bulaç
"Artık bizim için ne bir şefaatçi var,"
Diyanet İşleri
Orada putlarıyla çekişerek: "Vallahi biz apaçık bir sapıklıkta idik; çünkü biz sizi Alemlerin Rabbine eşit tutmuştuk; bizi saptıranlar ancak suçlulardır; şimdi şefaatçimiz, yakın bir dostumuz yoktur; keşke geriye bir dönüşümüz olsa da inananlardan olsak" derler.
Abdulbakî Gölpınarlı
Artık ne şefaatçilerden bir şefaatçi var bize.
Öztürk
"Artık ne şefaatçilerimiz var,
Çeviriyazı
femâ lenâ min şâfi`în.
Diyanet Vakfı
"Şimdi artık bizim ne şefaatçilerimiz var".
Elmalılı Hamdi Yazır
"Bak bizim için ne şefaatçiler var,"
Suat Yıldırım
Orada putlarıyla çekişirken şöyle derler “Vallahi de, tallahi de biz besbelli bir sapıklık içinde imişiz!”“Çünkü biz sizi Rabbülâlemin ile bir tutuyorduk. Ama bizi saptıranlar da, o mücrimler oldu.“Şimdi artık ne şefaatçimiz var bizim, ne candan bir dostumuz!” “Ah! Ne olurdu, imkân olsa da dünyaya bir dönsek ve müminlerden olsaydık!” [36,56; 40,47; 7,53; 38,64]
Edip Yüksel
"Şimdi bizim ne şefaatçımız var."
: