Andolsun biz, aklını kullanan bir toplum için ondan, (harab ettiğimiz o ülkeden) açık bir işaret bırakmışızdır.

Andolsun, Biz akledebilecek bir kavim için orada apaçık bir ayet bırakmışızdır.

And olsun ki, Biz, düşünen kimseler için oradan apaçık bir belgeyi geride bırakmışızdır.

Ve andolsun ki biz, akıl eden topluluk için, onlara ait apaçık bir delil bıraktık.

Yemin olsun, biz o kentten, aklını işleten bir topluluk için geriye apaçık bir işaret bıraktık.

veleḳat teraknâ minhâ âyetem beyyinetel liḳavmiy ya`ḳilûn.

Andolsun ki, biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.

Andolsun ki biz, aklını kullanacak bir kavim için oradan apaçık bir ibret nişanesi bırakmışızdır.

Biz aklını kullanıp düşünen kimseler için, o memleketten âşikâr bir ibret vesilesi (harabe) bıraktık. [37,137 - 138]

Aklını kullanan bir toplum için apaçık bir ders olarak oradan bazı kalıntılar bıraktık.