وَشَدَدْنَا مُلْكَهُ وَآتَيْنَاهُ الْحِكْمَةَ وَفَصْلَ الْخِطَابِ
Süleyman Ateş
Onun mülkünü güçlendirmiştik, kendisine hikmet (peygamberlik, yüksek bilgi, hakkı batıldan ayırma, davaları çözme) ve açık, güzel konuşma (yeteneği) vermiştik.
Alİ Bulaç
Onun mülkünü güçlendirmiştik. Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik.
Diyanet İşleri
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiştik. Ona hikmet ve kesin hüküm selahiyeti vermiştik.
Abdulbakî Gölpınarlı
Ve onun saltanatını kuvvetlendirdik ve ona peygamberlik ve gerçekle batılı ayırt ediş bilgisini verdik.
Öztürk
Mülk ve yönetimini güçlendirmiştik. Kendisine hikmet ve hakla bâtılı ayıran söz etme yeteneği vermiştik.
Çeviriyazı
veşedednâ mülkehû veâteynâhü-lḥikmete vefaṣle-lḫiṭâb.
Diyanet Vakfı
Onun hükümranlığını kuvvetlendirmiş; ona hikmet ve güzel konuşma vermiştik.
Elmalılı Hamdi Yazır
Biz onun mülkünü kuvvetlendirmiş ve kendisine hikmet ve hakkı batıldan ayırt etme kabiliyeti vermiştik.
Suat Yıldırım
Biz onun hakimiyetini güçlendirdik, ona hikmet, nübüvvet, isabetli karar verme ve meramını güzelce ifade etme kabiliyeti verdik.
Edip Yüksel
Yönetimini güçlendirdik; ona bilgelik ve çok iyi bir yargılama gücü verdik.
: