إِلَىٰ فِرْعَوْنَ وَهَامَانَ وَقَارُونَ فَقَالُوا سَاحِرٌ كَذَّابٌ
Süleyman Ateş
Fir'avn'e, Haman'a ve Karun'a. "(Bu,) Yalancı bir büyücüdür." dediler.
Alİ Bulaç
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a. Ama onlar: (Bu,) Yalan söyleyen bir büyücüdür" dediler.
Diyanet İşleri
And olsun ki Musa'yı, mucizelerimiz ve apaçık delillerle Firavun, Haman ve Karun'a göndermişizdir. Onlar: "Bu, yalancı sihirbazın biridir" demişlerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a; derken onlar, bu demişlerdi, pek yalancı bir büyücü.
Öztürk
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a göndermiştik de onlar şöyle demişlerdi: "Tam yalancı bir sihirbazdır bu!"
Çeviriyazı
ilâ fir`avne vehâmâne veḳârûne feḳâlû sâḥirun keẕẕâb.
Diyanet Vakfı
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a da onlar: "Bu, çok yalancı bir sihirbazdır! "dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır
Firavun'a, Hâmân'a ve Karun'a da onlar: "Bu bir sihirbaz, bir yalancıdır" dediler.
Suat Yıldırım
Gerçekten Biz Mûsa'yı âyetlerimiz, mûcizelerimiz ve apaçık bir yetki ile Firavun’a, Hâman’a ve Kârun’a gönderdik de onlar:“Bu yalancı bir sihirbazdır!” dediler. [51,52-53]
Edip Yüksel
Firavun'a, Haman'a ve Karun'a... "Bu sihirbazın ve yalancının biridir," dediler.
: