فَإِنَّمَا يَسَّرْنَاهُ بِلِسَانِكَ لَعَلَّهُمْ يَتَذَكَّرُونَ
Süleyman Ateş
Biz o(Kur'a)nı senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alsınlar.
Alİ Bulaç
Belki onlar öğüt alıp-düşünürler diye, Biz onu (Kur'an'ı), senin dilinle kolaylaştırdık.
Diyanet İşleri
Biz, öğüt alırlar diye, Kuran'ı senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık. Sen bekle, onlar da beklemektedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı
Gerçekten de öğüt alsınlar diye Kur'an'ı senin dilinle indirdik, okuyuşunu da kolaylaştırdık.
Öztürk
Biz o Kur'an'ı senin dilinle/senin diline kolaylaştırdık ki, düşünüp öğüt alabilsinler.
Çeviriyazı
feinnemâ yessernâhü bilisânike le`allehüm yeteẕekkerûn.
Diyanet Vakfı
Biz onu (Kur'an'ı), öğüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlaşılmasını sağladık.
Elmalılı Hamdi Yazır
Biz Kur'ân'ı senin dilinle indirip kolaylaştırdık. Umulur ki onlar öğüt alırlar.
Suat Yıldırım
Biz Kur'ân’ı, insanlar iyi anlayıp ibret alsınlar diye, senin dilinle indirerek anlaşılmasını kolaylaştırdık.
Edip Yüksel
Öğüt alsınlar diye senin dilinle onu kolaylaştırdık.
: