مَا خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا إِلَّا بِالْحَقِّ وَأَجَلٍ مُسَمًّى ۚ وَالَّذِينَ كَفَرُوا عَمَّا أُنْذِرُوا مُعْرِضُونَ
Süleyman Ateş
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları (boş yere değil), ancak gerçek ile ve belli bir süreye göre yarattık. İnkar edenler, uyarıldıkları şeyden yüz çevirmektedirler.
Alİ Bulaç
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları ancak hak ve adı konulmuş bir ecel (belli bir süre) olarak yarattık. İnkar edenler ise, uyarıldıkları şeyden yüz çeviren(kimseler)dir.
Diyanet İşleri
Biz, gökleri, yeri ve ikisinin arasında bulunanları, ancak gerçek üzere ve belirli bir süre için yarattık; inkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Abdulbakî Gölpınarlı
Gökleri ve yeryüzünü ancak gerçek olarak ve muayyen bir zaman için yarattık ve kafir olanlarsa korkutuldukları şeylerden yüz çevirirler.
Öztürk
Gökleri ve yeri ve ikisi arasındakileri hak olarak ve belirlenmiş bir süre için yarattık biz. Küfre batanlarsa uyarılmış oldukları şeyden yüz çevirmektedirler.
Çeviriyazı
mâ ḫalaḳne-ssemâvâti vel'arḍa vemâ beynehümâ illâ bilḥaḳḳi veecelim müsemmâ. velleẕîne keferû `ammâ ünẕirû mü`riḍûn.
Diyanet Vakfı
Gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları biz, şüphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattık. İnkar edenler, uyarıldıkları şeylerden yüz çevirmektedirler.
Elmalılı Hamdi Yazır
Biz gökleri, yeri ve ikisi arasındakileri ancak hak ile ve belirli bir süre için yarattık. İnkâr edenler uyarıldıkları şeyden yüz çeviriyorlar.
Suat Yıldırım
Biz gökleri, yeri ve bunların arasındaki varlıkları ancak gerçek bir maksatla, adalet ve hikmetle, bir de belli bir süre için yarattık. Ama kâfirler uyarıldıkları kı
Edip Yüksel
Biz gökleri, yeri ve aralarındakileri ancak belli bir amaca göre ve belli bir süre için yarattık. İnkar edenler uyarıya aldırış etmemektedirler.
: