فَذَاقَتْ وَبَالَ أَمْرِهَا وَكَانَ عَاقِبَةُ أَمْرِهَا خُسْرًا
Süleyman Ateş
İşinin vebalini taddı. İşinin sonucu da tüm bir ziyan idi.
Alİ Bulaç
Artık o (ülkelerin halkı), yaptığı kötülüğü taddı ve işinin sonucu bir hüsran oldu.
Diyanet İşleri
Onlar, işlerinin karşılığını tattılar; işlerinin sonu hüsran oldu.
Abdulbakî Gölpınarlı
Derken yaptıklarının vebalini tatmışlardır da işlerinin sonu, ziyan olup gitmiştir.
Öztürk
Böylece onlar, yaptıklarının vebalini tattılar ve işlerinin sonu hüsran oldu.
Çeviriyazı
feẕâḳat vebâle emrihâ vekâne `âḳibetü emrihâ ḫusrâ.
Diyanet Vakfı
Böylece onlar da yaptıklarının karşılığını tatmışlar ve işlerinin sonu tam bir hüsran olmuştur.
Elmalılı Hamdi Yazır
İşlerinin vebalini tattılar. İşlerinin sonucu tam bir hüsran olmuştur.
Suat Yıldırım
Böylece kötü işlerinin sorumluluğunu tattılar, işlerinin sonu tam bir hüsran oldu.
Edip Yüksel
Kararlarının sonucunu tattılar. Kararlarının sonucu bir hüsran oldu.
: