وَنَزَعَ يَدَهُ فَإِذَا هِيَ بَيْضَاءُ لِلنَّاظِرِينَ
Süleyman Ateş
Ve elini (böğründen) çıkardı, birden o, bakanlar için, bembeyaz parlayan bir şey oldu.
Alİ Bulaç
(Bir de) Elini sıyırdı, o da anında bakanlara bembeyaz (görünüverdi).
Diyanet İşleri
Musa, asasını yere atar atmaz apaçık bir yılan (ejderha) oluverdi; elini çıkardı, bakanlar bembeyaz olduğunu gördüler.
Abdulbakî Gölpınarlı
Elini koltuğuna sokup çıkarınca bakanlar gördüler ki bembeyaz, parılparıl parlayan bir el.
Öztürk
Elini çekip çıkardı; birden o el, bakanların önünde bembeyaz kesildi.
Çeviriyazı
veneza`a yedehû feiẕâ hiye beyḍâü linnâżirîn.
Diyanet Vakfı
Ve elini (cebinden) çıkardı. Birdenbire o da seyredenlere bembeyaz görünüverdi.
Elmalılı Hamdi Yazır
Ve Musa elini koynundan çıkarıverdi, eli bembeyaz olmuş, bakanların gözünü kamaştırıyordu.
Suat Yıldırım
Bunun üzerine Mûsâ, asasını yere bırakıverdi, bir de ne görsün: o koskoca bir ejderha kesilmiş! Elini sıyırıp çıkardı, bir de ne görsün: Bakan kimseler için parlak mı parlak, ışık saçan bir el haline gelmiş! [20,18-22] {KM, Çıkış 4,2-8}
Edip Yüksel
Elini çıkardı, bakanlar için bembeyaz oluverdi.
: