تَلْفَحُ وُجُوهَهُمُ النَّارُ وَهُمْ فِيهَا كَالِحُونَ
Süleyman Ateş
(Orada onların) yüzlerini ateş yalar. Öyle ki (ateşin) içinde (dehşetten dudakları gerilir de) dişleri açıkta kalır.
Alİ Bulaç
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar, (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler.
Diyanet İşleri
Ateş onların yüzlerini yalar, dişleri sırıtıp kalır.
Abdulbakî Gölpınarlı
Yüzlerini yalar ateş ve onlar, orada somurtup kalırlar.
Öztürk
Ateş, yüzlerini yalar. Ve onlar da içinde sırıtıp kalacaklar.
Çeviriyazı
telfeḥu vucûhehümü-nnâru vehüm fîhâ kâliḥûn.
Diyanet Vakfı
Ateş yüzlerini yakar; orada suratları çirkin ve gülünç bir halde bulunurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır
Orada dişleri sırıtır halde iken ateş yüzlerini yalar.
Suat Yıldırım
Orada yüzlerini alevler yalar da, ateş dudaklarını yaktığında, dişleri açıkta kalıverir. [14,50; 21,39]
Edip Yüksel
Onlar orada perişan durumda iken, ateş de yüzlerini yalayacaktır.