إِنَّا مُنْزِلُونَ عَلَىٰ أَهْلِ هَٰذِهِ الْقَرْيَةِ رِجْزًا مِنَ السَّمَاءِ بِمَا كَانُوا يَفْسُقُونَ
Süleyman Ateş
Biz yoldan çıkan şu ülke halkının üstüne gökten bir azab indireceğiz.
Alİ Bulaç
"Şüphesiz Biz, fasıklık yapmalarından dolayı, bu ülke halkının üstüne gökten iğrenç bir azap indireceğiz."
Diyanet İşleri
Elçilerimiz Lut'a gelince, onun fenasına gitti; çok sıkıldı. Ona, "Korkma ve üzülme, doğrusu biz seni ve geride kalacaklardan olan karının dışında, aileni kurtaracağız. Bu kent halkına yaptıkları yolsuzluklardan ötürü gökten, elbette bir azap indireceğiz" dediler.
Abdulbakî Gölpınarlı
Şüphe yok ki bu şehir halkının üstüne, buyruktan çıkarak yapageldikleri işler yüzünden, gökten bir azap indireceğiz.
Öztürk
"Şu kent halkı üstüne, yaptıkları fenalıklardan ötürü gökten bir felaket indireceğiz."
Çeviriyazı
innâ münzilûne `alâ ehli hâẕihi-lḳaryeti riczem mine-ssemâi bimâ kânû yefsüḳûn.
Diyanet Vakfı
"Biz, şüphesiz, bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık gökten (feci) bir azap indireceğiz."
Elmalılı Hamdi Yazır
"Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık (feci) bir azab indireceğiz."(dediler).
Suat Yıldırım
“Büsbütün yoldan çıkmaları sebebiyle, biz bu şehir halkının üzerine gökten bir azap indireceğiz.”
Edip Yüksel
"Yoldan çıktıkları için, biz bu kentin üzerine gökten bir felaket indireceğiz."