Su(lar) kabarınca biz sizi, akıp giden(gemi)de taşıdık.

Gerçek şu ki, su taştığı zaman, o gemide Biz sizi taşıdık;

Su taştığı vakit, size bir ibret olmak üzere, anlayışlı kulaklar anlasın diye süzülen gemide, sizi Biz taşımışızdır.

Şüphe yok ki akıp giden gemide taşıdık sizi sular köpürüp coşunca.

Su azıp köpürdüğünde, biz sizi o akıp gidende taşıdık,

innâ lemmâ ṭaga-lmâü ḥamelnâküm fi-lcâriyeh.

Şüphesiz, su bastığı vakit sizi gemide biz taşıdık;

Kuşkusuz, sular kabarınca sizi gemide biz taşıdık.

Unutmayın ki Nûh zamanında, sular taştığı vakit, sizi (varlığınıza vesile olan atalarınızı) emniyetli gemide Biz taşımıştık! Onu sizin için hem bir ibret vesilesi kılalım, hem de can kulağı ile dinleyip ders alanlar iyice bellesinler diye böyle yapmıştık. [36,41-42; 43,12-14; 16,14; 35,12]

Su taşınca sizi akıp giden (sal) üzerinde taşımıştık.