أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَىٰ
Süleyman Ateş
Yahut öğüt dinleyecek de öğüt, kendisine yarayacak.
Alİ Bulaç
Veya öğüt alacak; böylelikle bu öğüt kendisine yarar sağlayacak.
Diyanet İşleri
Yahut öğüt alacaktı da bu öğüt kendisine fayda verecekti.
Abdulbakî Gölpınarlı
Yahut da öğüt alacaktır da ondan faydalanacaktır.
Öztürk
Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
Çeviriyazı
ev yeẕẕekkeru fetenfe`ahü-ẕẕikrâ.
Diyanet Vakfı
 Yahut öğüt alacak da o öğüt ona fayda verecek.
Elmalılı Hamdi Yazır
Veya öğüt belleyecek de öğüt ona fayda verecek.
Suat Yıldırım
Ne bilirsin, belki de alacağı öğütle arınacaktı. Yahut nasihati dinleyip ondan yararlanacaktı?
Edip Yüksel
Yahut ta öğüt alacak ve ona mesajın yararı dokunacaktı.
: