لَمْ يَكُنِ الَّذِينَ كَفَرُوا مِنْ أَهْلِ الْكِتَابِ وَالْمُشْرِكِينَ مُنْفَكِّينَ حَتَّىٰ تَأْتِيَهُمُ الْبَيِّنَةُ
Süleyman Ateş
Kitap ehlinden ve müşriklerden (hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık kanıt gelinceye dek (halleri üzere) bırakılacak değillerdi (mutlaka kendilerine açıklama gelecekti).
Alİ Bulaç
Kitap Ehlinden ve müşriklerden inkar edenler, kendilerine apaçık bir delil gelinceye kadar, (bulundukları durumdan) kopup-ayrılacak değillerdi.
Diyanet İşleri
Kitap ehlinden ve ortak koşanlardan inkarcılar, kendilerine apaçık bir belge, içinde kesin ve en doğru hükümlerin bulunduğu arınmış sahifeleri okuyan, Allah katından bir Peygamber gelene kadar dinlerinden vazgeçecek değillerdi.
Abdulbakî Gölpınarlı
Vaz geçemezlerdi kafirlikten kitap ehlinden kafir olanlar ve şirk koşanlar, kendilerine apaçık kesin bir delil gelmedikçe.
Öztürk
Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
Çeviriyazı
lem yeküni-lleẕîne keferû min ehli-lkitâbi velmüşrikîne münfekkîne ḥattâ te'tiyehümü-lbeyyineh.
Diyanet Vakfı
Apaçık delil kendilerine gelinceye kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden inkarcılar (küfürden) ayrılacak değillerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır
Kitap ehlinden ve müşriklerden (Hakk'ı) tanımayanlar, kendilerine açık delil gelinceye kadar inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Suat Yıldırım
Gerek Ehl-i kitaptan, gerek müşriklerden olan kâfirler, kendilerine o açık ve kesin delil gelmedikçe, inkârlarından ayrılacak değillerdi.
Edip Yüksel
Kitap halkının inkarcıları ve putperestler, kendilerine açık delil/kanıt gelmesine rağmen yollarını terketmezler.
: